26 Haziran 2016 Pazar

13 Haziran 2016 Pazartesi

BAL KABAĞI

Tatma günlerine devam ediyoruz. Bugüne kadar sırasıyla;

  • Havuç
  • Kabak
  • Patates
  • Brokoli'nin tadına baktı Duru. Sırada ki sebze Bal Kabağı. Aslında mevsimi değil galiba. Ama pazarda buldum ve satıcı çocuğun "Bunlar son abla" demesiyle tadımlık aldım.  

Yine buharda haşladım bal kabağını.Yalnız dikkat edilmesi gereken en önemli şey başından fazla ayrılmadan kontrol ederek pişirmek. Çünkü çabucak yumuşayan bir sebze. Yaklaşık 5-10 dk.da istenilen kıvama hemen geliyor. Ben ikinci günde ocakta unuttum (tabi bir elde çocuk bir elde yemek derken bazen aksamalar yaşıyorum ister istemez:))ve yerken bayağı zorlandı Duru. Çok fazla pişince tutması da zor hale geliyor. Bayağı mıncıkladı, püre kıvamına getirip, tutmak için müthiş çabalar harcayarak yedi kuzucuğum:) Sevdi de. Sanıyorum genel olarak çocuklar bal kabağını seviyor.
Bugüne kadar tattığımız sebzelere, bal kabağı da dahil, herhangi bir alerjisi çıkmadı Duru'nun. Bu iyi haber. Umarım hep böyle devam eder. Neredeyse 7. ayımızı bitirmek üzere olduğumuz şu günlerde dişlerimizde çıkmak için olanca güçleriyle zorluyorlar bebeğimi. Kaşımak için her nesneyi kullanmak istiyor. Tabi önüne gelen yiyeceklerde dahil buna. Neyse ki henüz bir iştahsızlığı yok dişlerden dolayı.
Ek gıdaya başlamadan önce anne sütüne ek olarak Hipp'in kaşık mamasını da veriyordum. Daha önce bahsettiğim gibi inek sütüne alerjisi olduğu için ben diyet yapmak zorunda kalmıştım. İçinde süt olmayan neredeyse hiçbir şey olmadığı için yiyip içtiklerim epeyce kısıtlanmıştı. Sanıyorum bu durum sütümü azaltmasa da yağlanmasını azaltmıştı ve Duru'nun kilo alımı da duraklamıştı. Doktorumuzun tavsiyesiyle kaşık mamayla destek yaptık. Fakat şu günlerde mamayı reddediyor. BLW ile ek gıdaya başlamadan önce bir şekilde yiyordu. Damak tadı oluşmaya başladığı için mi nedendir bilinmez şuan kabul etmiyor mamayı ve ben de ısrar etmiyorum. Bu ayın sonunda doktor kontrolümüz var bu konuyu tekrardan danışacağım.
BLW günlerimiz tüm heyecanıyla devam ederken Elma'lı günlerde görüşmek üzere...
Sevgiyle kalın...


























9 Haziran 2016 Perşembe

BROKOLİ-Lİ-Lİ GÜNLER :)


     Eveeet tatma günlerimiz devam ederken en güzel parçaladığımız ve etinden, sütünden her türlü faydalandığımız sebze brokoli oldu. Çiçek kısmını güzelce yiyip sap kısmıyla da bol bol diş kaşıdık. Diş kaşıma aracı olarak taze soğan ve pırasaya iyi bir alternatif. Bunu da böylece keşfetmiş olduk:)
     Buharda haşladığım brokoliyi Duru'ya sundum. İlk tadım anı görülmeye değer. Bebeklerdeki bu merak duygusu müthiş bir şey. Keşfetmeye bayılıyorlar. Aslında onlarda ki bu doğal süreç, ek gıdaya geçişte işimizi epey kolaylaştırıyor. Tabi ki ağızlarına püre tıkıştırarak değil. Aslında bu süreci onlara bıraktığımızda gerçekten her şey yolunda gidiyor.
     Duru'ya yine ihtiyacı olduğu kadar emzirmeye devam ediyorum. Yani onu sütle doyuruyorum. Henüz yediğimiz katı gıdalarla doymak gibi bir amacımız yok. Zaten onun da yediği yiyeceklerin, henüz onu doyuracağı ile ilgili bir fikri yok. Biz şimdilik aktivite olarak keşfediyoruz. Yemek zamanından önce Duru'yu mutlaka emziriyorum. Aç olmamasına dikkat etmemiz gerek. Aynı şekilde uykusuz ya da huysuz olmaması gerek. Yani aslında onun mutlu olduğu anlar yaratmaya çalışıyorum.
     Yazılarımda genelde "Sunmak"kelimesini kullanıyorum. Kitapta da bahsedildiği gibi vermekten ziyade "Sunmak"... Yani tıkıştırmıyoruz. Karar vermiyoruz. Zorlamıyoruz. Vermiyoruz. Ellerimizi azıcık miniklerimizin üzerinden çekip kendi kendine yemesinin sonuç vermesini bekliyoruz. Duru bazen yere atıyor, bazen hangi parçadan başlayacağına karar veremeyip hepsine saldırıyor, bazen ıssırıp ıssırıp çıkartıyor... Ama kararı ona bırakıyorum. Şu sıralar kakasından anladığım kadarıyla yutmaya da başlamış:) Bu beni daha da mutlu etti.
     Bu yöntemi ilk duyduğumda kafamda bir sürü soru işareti vardı. Hem denemek istiyordum hem de nasıl yapacağımı bilemiyordum. Çok araştırdım. Bir çok annenin bloğunu günlerce takip ettim. Hepsi çok güzel şeyler paylaşıyordu. BLW annelerinin sosyal medyadaki paylaşımları da öyle... Beni umutlandırdılar. Ve başlayınca ben de yazmaya karar verdim. Çünkü beni cesaretlendiren anneler gibi belki ben de bir anneye cesaret verebilirim diye düşündüm. Bu yıl öğretmenliğe bir yıl ara verip Duru ile olmam da bir avantaj tabiki. Ama çalışıyor olsanız dahi umutsuzluğa kapılmayın. Akşam yemekleriyle başlarsınız. Bebeğinizle hep beraber sofrada olursunuz.
Stressiz, ailece mutlu yemekler... Sizinle yemek yiyen mutlu bebekler...










5 Haziran 2016 Pazar

PATATESLİ GÜNLER

     Patatesli günlerimiz de oldukça eğlenceli ve bol iştahlı geçti diyebilirim. Biz eşimle patates sever ikili olarak aramızda Duru'yu da görmekten büyük mutluluk duyduk:))  Tam da taze patates sezonuna denk gelmemiz de ayrı bir güzellik oldu:). Patatesleri yine buharda haşladım ve fazla pişmemesine dikkat ettim. Çünkü çabuk dağılan bir sebze ve çok haşlanırsa tutması daha zor olabilir. Tadım aşamasında hiçbir sebzeyi fırında pişirmedim. Ama fırında yağlı kağıt üzerinde pişirmek de bir seçenek.
     Dediğim gibi Duru patatesi çok sevdi. Hatta önünden zor aldım diyebilirim. Artık yavaş yavaş anlıyordum küçük gurmenin neyden hoşlanıp hoşlanmadığını. Bir çocuk patatesi ancak bu kadar ağzını şapırdatarak yiyebilirdi:) Elbette fazlasıyla mıncıklıyoruz. Bayağı ezip parçalıyoruz hatta ve hatta bazen içiniz gidiyor patatesler yeri boyladıkça:)) Ama sonra geçiyor. Bunu ben bile aştıysam hepiniz aşabilirsiniz. Şimdi belki de bana söyleniyorsunuzdur; "Ohhh tabi senin tuzun kuru, kızının iştahı var, yemeği seviyor biz ne yapalım?" Evet haklısınız bu konuda şanslıyım. Duru meraklı ve iştahlı ama bu hep böyle devam edecek diye bir şey yok. Bir anda hiçbir şey yememek isteyebilir. Aynı şekilde sizin bebeğinizin de bir anda iştahı açılabilir. Sadece sabretmek önemli. Haftalarca önüne koyduğunuz yemekleri oynayıp yere atabilir, ısırıp yutmadan çıkarabilir, kusabilir... Tüm bunlar olası şeyler. Sadece sabredip bekleyin ve bebeğinize güvenin...
     Yeni tatlarla karşılaştıkça tepkileri de değişiyordu kızımın. Mama sandalyesine oturduğunda onun için de bir şeyler hazırladığımı anlamaya başlamıştı. Bir süredir kabız olduğu için çok fazla patates yemesini istemedim aslında ama o problemi de mamayı biraz keserek hallettim. Doktorumuza danışarak demir damlasına da biraz ara verdim. Hepsini birden yüklenmek bağırsaklarımızı biraz yordu sanırım.
     Duru her geçen gelişim gösteriyor. Mesela el- göz koordinasyonu şimdiden epey bir gelişti. Her sebzeyi ilk gün yediğinde, önce bir ölçüp tartıyor. Yapısı, şekli, tadı... İkinci gün daha bir tanıdık geliyor. Lokmaları daha bir kontrollü artık. Daha az öğürüyor. İstemediği parçayı ağzından hemen uzaklaştırıyor ve şaşırtıcı şekilde çiğnemeyi öğreniyor. Tabi ben de mutluyum. Amacım sadece bebeğimin karnını doyurması değildi zaten ve bunun meyveleri tomurcuklanmaya başladı. Onun gelişimini izlemek müthiş keyif verici. Evet kabul ediyorum yemekten sonra mutfakta biraz daha fazla kalıyorum:)) Ortalığı toplamak, bebeğimi temizlemek belki biraz daha fazla zamanımı alıyor. Ama her şeye rağmen değiyor...



2 Haziran 2016 Perşembe

YOĞURT MESELESİ


Akla gelen bir diğer soru da sıvı şeyleri nasıl sunacağımız?
 
 Yoğurt, çorba, su vs... Ben Duru 6. ayını bitirene kadar  hiç su vermedim. Çevremdeki onca baskıya rağmen ek gıdaya geçmeden su vermenin doğru olmadığını biliyordum. Zaten doğduğundan bu yana anne sütü ile beslenen bir bebek, su ihtiyacının tamamını bu yolla giderir. Anne sütünün %80'inin su olduğu gerçeği düşünülürse mantıklı bir çıkarım yapabiliriz.
     Duru beş buçuk aylıkken evde keçi sütünden yoğurt yapmaya başlamıştım. İnek sütüne alerjimiz olduğu için doktorumuz keçi sütüne yönlendirmişti. Neyse ki şanslıydık. Antalya'nın göbeğinde gerçek keçi sütü bulabilmiştik de, market sütlerine talim etmekten kurtulmuştuk:) Deneye yanıla, uğraşa uğraşa evde yoğurt yapma işini başardım. Öyle ki, Duru iştahla yediği için (umarım hep böyle devam eder) yoğurt yapmak benim için daha zevkli hale gelir oldu.
    BLW'ye başlamadan önce yaptığım günlük yoğurdu kaşıkla yediriyordum. Altıncı ayın sonunda ek gıda maceramıza BLW ile başlayınca kaşık olayımız da değişti tabiki. (İlerde kullanmak üzere oluklu kaşıklardan edindim ama henüz kaşık denemelerine başlamadık.)
Sıvı şeyleri, önce benim küçüklüğümden kalma bebe bardağı ile vermeye başladım. Tutması kolay minicikti. Fakat ne olursa olsun cam olması henüz tehlikeliydi. Çünkü Duru için şuan her nesne diş kaşıma aracı. Bu yüzden biraz araştırdım ve alıştırma bardağı diye bir şey buldum. İki tane alıştırma bardağı aldım ebebek'den (tüm bebek mağazalarından rahatlıkla bulabilirsiniz). Birini su diğerini de yoğurt için kullanıyorum. Duru çok rahat etti. Tereddüt etmeden eline verebiliyordum.
Önümüzde ki günlerde çorbalara başladığımda biraz daha büyük bir alıştırma bardağı alacağım. Bir diğer yöntem de pipet. Biz henüz pipeti denemedik. Ama yedinci ay itibariyle pipeti de deneyimleyip size aktaracağım.
     Uzun lafın kısası sıvı yiyecekleri ve içecekleri bardağa koyup sunuyoruz ve çıkan savaşı oturup izliyoruz:))
     DİKKAT! Hem yiyeceklerde hem de içeceklerde dikkat etmemiz gereken en önemli şey mama sandalyesini dik pozisyonda kullanmak ve kesinlikle ana kucağında yedirip içirmemek.










31 Mayıs 2016 Salı

KABAKLI GÜNLER

Kabaklı günlerde ki deneyimlerimize geçmeden önce havuçla başladığımız bu tadım günlerinden küçük bir anı paylaşmak istedim.




      Havucu sevmiştik. Üç gün boyunca günün belli bir öğününde (sabah kahvaltısı hariç) bizimle birlikte havucun tadına baktı Durucuğum. Hem hep beraber yemek yiyorduk hem de bize bakarak taklit ediyordu. Bir taşla iki kuş vuruyorduk. En önemlisi yemeklerde sürekli kucakta durmak isteyen kızım, mama sandalyesinde oturuyordu ve bu hoşuna gidiyordu:) 
     Sıra kabağa geldiğinde de durum değişmedi. Galiba benim kızım yemekle arasını iyi tutacaktı:) Kabak tadımlarını akşam yemeklerinde beraber yaptık. Böylece bütün aile hep bir arada oluyorduk. Pazardan aldığım tarla kabaklarını yine buharda pişirip Duru'ya sundum. Çok yumuşamamasına dikkat edilmeli ben bunu deneyimledim. İkinci gün biraz fazlaca pişirmişim. Eline aldığı anda eziliyordu ama bir şekilde üstesinden geldi küçük gurme:) Bir de önüne fazla fazla koyunca çabuk dikkati dağılıyordu. Hepsine dokunmak istiyordu. İki üç tane koyup bittikçe vermek daha iyiydi. Zaten amacımız başlarda doyurmak değil. Sadece tanıştırmak! 
     Kitapta da şöyle diyor:"Altı aylık bir bebeğin ağzına yiyecek bir şey götürmesindeki motivasyonunun açlıkla hiçbir ilgisi yoktur. Bebekler başkalarının yaptıklarını taklit etmek ister. Bunun nedeni merak ve yapılan şeyin güvenli olduğundan emin olmak isteyen içgüdüleridir."
     Bazen kendimi tutamıyorum ve içimde ki panik anne dışarı çıkıyor. Ahh şimdi boğazına takıldı, vahh şimdi çok ısırdı nasıl çıkaracak... Derken kızıma güvenmeyi öğreniyorum. Aslında bebeklerimiz muhteşem içgüdülerle dünyaya geliyor. Nasıl ki doğdukları andan itibaren annesinin göğsünden kendi kendine beslenebiliyor, ki bunu hiç yadırgamadan yapıyor , bu da aslında öyle bir şey...
     Bir diğer önemli konu da yemekleri keşfetmek için oturttuğumuzda bebeğimiz aç olmamalı. İlk haftalar yemek vakitleri doymak için değil, oyun, paylaşım ve bizi taklit etmek için. Geleneksel yöntemlerden bu yönüyle farklı. Geleneksel yöntemde yemek vakitlerinde bebeğin aç olmasına dikkat edilir.  Oysa BLW yönteminde bebeğimiz açsa yiyecekleri keşfederken eğlenemeyecek, kendi kendini besleme becerisini geliştiremeyecek ve sinirlenip üzülecektir. Bu yüzden yemek zamanına yakın bir vakitte emzirmemiz (mama ya da devam sütü temel besini her ne ise) gerekiyor.
     Duru her geçen gün sebzeleri daha güzel kavrıyor. Ne kadar koparması gerektiğini etüt ediyor ve çiğnemeyi öğreniyor. Yemek serüvenimiz devam ediyor:)



   

28 Mayıs 2016 Cumartesi

HAVUÇLU GÜNLER

Öncelikli olarak üç gün kuralına uyarak tadım günlerine havuçla başladık. Tencerenin içerisine yerleştirdiğim bu aparat (Ben ikea'dan edinmiştim) sebzeleri buharda kolayca pişirmemi sağladı. İlk günümüz olduğu için benim için de heyecanlıydı. Neredeyse her boydan havuç vardı tenceremizin içinde :))  Eee ben de öğrenecektim. Annemizin karnından BLW ile doğmadık:)



BLW' nin özel bir malzemesi yok aslında. İhtiyacımız olan bir mama sandalyesi ve pazardan , Tabi ki mevsiminde, taze alınmış sebze ve meyveler. Ben iki tane muşamba önlük aldım temizliği daha kolay ve hemen kuruyor. Bir tanesini uzun kollu aldım sıvı yiyeceklerde kurtarıcı oluyor. Malum bayağı dağılacak ortalık. İlk etapta bir tabağa ihtiyacımız yok. Çünkü onu da bir oyun aracı olarak kullanıp ilk fırsatta yere atacak:) Ben tatma günlerine havuç, kabak, taze patatesle başlamayı planladım. Bunun belli bir sırası yok tabi ki ama meyveleri biraz daha sona sakladım. 

                             



                                                        


 Tabi ilk günümüz çok heyecanlıydı. Havuçları önüne koyduğumda zaten dişleri kaşındığı için her şeyi ağzına götürmeye meyilli olan kızım hiç tereddüt etmedi. Önce yakalamaya çalıştı. Kaygan bir şeydi sonuçta. Bir kaç kez denedi. İlk eline aldığını düşürdü ama nihayetinde ağzının yolunu buldu durucuğum. Tadını ilk aldığında yüzü ekşidi, tekrar bi baktı havuca sonra yine götürdü ağzına bayağı emdi. Bir süre sonra havuçtan bir parça koptu. Öksürdü, öğürdü. Gözlemlediğim en garip davranışı havuçtan büyük bir parça kopardığında benim en çok korktuğum ve sanılanın aksine yutmuyor yada boğulmuyor diliyle iterek parçayı ağzından dışarı atıyordu. Tabi tüm bunlar olurken ben de elime bir havuç alıp karşısına oturdum, panik ve şaşkınlık içinde duruyu izledim çaktırmadan:)) 
Önüne havuçları yığmadım. Bittikçe verdim. (Tabi bitmekten kastım, yarısı yeri boyladı, yarısı parça pinçik oldu:)) Yaklaşık 10 dk karşılıklı havuç yedik. Onun yeni bir şeyi keşfetme merakı , benimse bir bebeğin iç güdülerinin hiç de hafife alınmaması konusundaki şaşkınlığımla ilk tadım günümüz sona erdi.